Evliya Hektor-III

Seçim kazanan evlatlarıma bazı öğütler, Ey Oğul…-III (25 kasım 2010)

Pek kıymetli evlatlarım. Rektörlük seçimi bitmiştir, atama yapılmıştır. Yavaş yavaş evli evine, köylü köyüne gitmek üzere hazırlıklarını yapmaya başlamıştır. Hepimize hayırlı olsun. Seçimi kazanan evlatlarıma bazı öğütlerim olacak dinleyesiniz, hissenize düşeni alasınız.

1-Ey oğul, sana Büyük İskender ile ünlü filozof Diyojen arasında geçen şu hikâyeyi hatırlatmak isterim. Şöyle ki; Büyük İskender, ünlü filozof Diyojen’i, birbiri üstüne yığılmış insan kemikleri arasında bir şeyler ararken görür ve ne yaptığını sorar. Diyojen, zafer sarhoşluğu içinde olduğunu gördüğü hükümdara, ölüm gerçeğini hatırlatmak amacıyla: “Babanızın kemiklerini arıyorum, ama hangisinin kölelere, hangisinin babanıza ait olduğunu kestiremiyorum” cevabını verir. Unutmayasın ki ölüm, köleler ile kralları eşit kılar oğul.

2-Ey oğul, zafer sarhoşluğu, sarhoşlar zafere ulaştığı zaman olur. Unutmayasın ki Allah sana “ben attım, ben vurdum” dedirtmemek için avını attığın yerden değil, atmadığın yerden gönderir. Bu durumda attığın boşa gitmemiş, gelen de karşılıksız gelmemiştir ey oğul.

3-Ey oğul, bir kimlik sahibi olmak demek bir gruba dâhil olmak demek değildir, bir kimlik sahibi olmak demek bir duruşa sahip olmak demektir. Senin duruşun da büyük bir mum misali dimdik olsun oğul. Hem yakın çevreni ve etrafını aydınlatasın, hem de aydınlatmanın ıstırabı ile eriyesin. Ey oğul, sevmesini bilmeyen, sızlamayan, özlemeyen, inlemeyen, ağlamayan, yanmayan yüreğin taştan ne farkı olur ki ?… Unutmayasın ki âlemin ıstırabını çekmeden âlemlere rahmet olunmaz oğul.

4- Ey oğul, eğer ekibinde “zafer ahlakı”na sahip olmayan kimseler varsa onları kendinden uzak tutasın. Unutmayasın ki zaferi zorbalar da elde eder. Asıl olan kirlenmemiş saygın bir zafer elde etmektir, bu ise güç ile değil ancak ahlak ile olur oğul.

Ey oğul, kendini bilen zafer sahibi bir insanın yüzünde gülümseme olsa da kalbinde hüzün vardır. Yücelikten nefret eder, şöhrete düşmandır, düşünmesi derin, susması fazladır. Çünkü o insanlara yük olmaya değil, onların yükünü almaya gelmiştir oğul.

5-Ey oğul bilesin ki bütün insanlar Allah’ın kuludur. Lakin hiçbir kimse diğer bir kimsenin kulu değildir. Hem sen başkalarına kulluk etmeyesin, hem de raiyetinin sana kulluk etmesini beklemeyesin, etmesine de müsade etmeyesin. Unutmayasın ki meyveli ağacın dalı da, olgunlaşan buğday başağı da eğik olur oğul.

6-Ey oğul, dost hem iyi görünen, hem de iyi olan insandır. Sevinçli olduğun zaman bunu paylaşan çok “dostların” olacaktır. Fakat gerçek dost sadece senin sevincini değil ıstırabını da paylaşmaya gelen kimsedir. Gerçek dostlar yıldızlar gibidir, karanlık çökünce ilk onların ortaya çıktığını görürsün oğul.

7-Ey oğul, sular yükselince balıklar karıncaları yer, sular çekilince de karıncalar balıkları. Kimin ne olacağına suyun akışı karar verir oğul. Bugün sahip olduğun imkânlardan dolayı kendini dağın tepesinde görmeyesin. Unutmayasın ki dağın tepesine bir kuş konar, sonra o kuş oradan uçar gider, dağa bakarsın dağda değişen hiç bir şey yok. Sadece kuş oradan uçup gitmiştir oğul.

8-Ey oğul bakışını düzeltmek yerine, baktığını düzeltmeye kalkan eğri bakışlılardan olmayasın. Bakışı doğru olmayan doğru okuyamaz, doğru okuyamayan doğru anlayamaz, doğru anlayamayan doğru yaşayamaz, doğru yaşayamayan doğru anlatamaz oğul. Unutmayasın ki hiç anlamayan bir gün anlayabilir, fakat yanlış anlayanın anlama ihtimali düşüktür oğul.

9-Ey oğul hiçbir iyi yönetici kusursuz ve en üstün değildir. Başkalarından üstün olup olmadığın önemli değildir. Önemli olan dünkü halinden üstün olup olmadığındır. Çünkü dünya üç günlüktür oğul. Dün, bugün ve yarın. Dün geçti gitti, yarın gelir mi?.. Bilemezsin. O halde bugünü dünden iyi yaşamak zorundasın oğul.

10-Ey oğul, dünyayı seyreyleyesin; devlet yöneticilerinin önünde insanların en çok “saygıdan” iki büklüm olduğu ülkeler gelişmemiş ülkeleridir. Halkın inim inim inlediği, kabile savaşlarında ve açlıktan binlerce kişinin öldüğü ülkeler de bu ülkelerdir.

Ey oğul, gerçek medeni ülkeler ile medeni olmayan ülkeler arasında şöyle bir fark vardır. Medeni olmayan ülkelerde bir makama değer kazanmak, saygınlık elde etmek için gelinir. O ülkelerde makam, değersiz insanlara bile kıymet kazandırır. Medeni ülkelerde ise makamın değeri, o makama gelen kişinin değeri ile doğrudan mütenasiptir.

İşte ey oğul, sen de makamı ile kıymet kazanan değil, makamına kıymet kazandıranlardan olasın. Geldiğin zaman boşluk dolduran değil, gittiğin zaman yeri doldurulamayan olasın oğul.

Aşk, adalet ve bilgi ile kalasın ey oğul…

Evliya Hektor

www.romatizmadoktorunuz.com

(Anonim ve özlü sözler, atasözleri, Mesnevi ve Osho’nun eserlerinden yararlanılmıştır)